Başta beşerin efendisi olmak üzere bütün peygamberlere salât ve selâm eder ve dinî ilimleri ihya etmek gayesiyle bir kitap yazmak için coşmuş bulunan azmimin bana müsbet neticeler kazandırmasını Allah Teâlâ'dan niyaz ve tazarrû ederim.
Ey inkarcılar zümresi arasında aşırı bir şekilde ayıplayan! Ey inkârcı gafillerin arasında en şiddetli saldıran müfrit! Senin gururunu ve büyüklüğünü yerle bir etmek için muâraza ve mücadeleye hazırlanmış bulunuyorum
Apaçık olan hakkı görmeyip, bâtıla yardım etmen, cehaleti güze! görmen, halkın merasiminden'.yüzçeviren, kalbin ıslahı ve nefsinin tezkiyesi için Allah'ın kendisine yüklediği kulluk şerefine nâil olmak gayesinde bulunan; ilmin gerektirdiği tarzda, şekilcilik ten vazgeçip hakikî amele yönelen, boşuna sarfedilen hayatının zararlarından bir kısmını telâfi etmek isteyen kimselere haksız yere saldırman, konuşmayı boynuma borç yaptı. Senin nifaktaki şirretliğin benim dilimi çözdü!
Buna rağmen, geçmişteki kusurlarımı affettirecek kadar sâlim bir eser yazıp yazamayacağımdan endişe duymaktayım.
Hz. Peygamberin haklarında şöyle buyurduğu kimselerin sapkınlığından uzaklaşmak için yazıyorum:
Kıyamette insanların azap yönünden en şiddetlisi o âlimdir ki, bildiği ilminden Allah onu faydalandırmamışlar.
Yemin ederim ki, inkâr ve gururda gösterdiğin inatçılık ancak hu işin zirvesini düşünmekten aciz, sonucun feci ve korkunç
oluşundan habersiz, tehlikenin büyüklüğünü idrâk etmemek, dünyanın her an akıp giderek yerine ahiretin geldiğini görmemek; ecelin her an yakında oluşunu, seferin çok uzun ve korkunç olduğunu, elindeki azığın ise çok az olduğunu, buna karşılık tehlike çeşitlerinin bir hayli kabarık olduğunu, yolun tıkalı olduğunu görmemekten ileri geliyor. Allah rızası için istenmeyen ilmin ve o ilimle yapılan amelin hakikî âlimler tarafından hoş karşılanmadığını; delil ve arkadaş olmadan; uzun ahiret yolunun çok yorucu olacağını bilmeyen cemaatları yakalayan bu hastalık, her kötülüğün geliş kaynağıdır. Kılavuzu olmayan insan, çok büyük zorluklarla karşılaşır!
Bu yolun kılavuzları ise, peygamberlerin varisleri olan ve ilmi ile amel eden âlimlerdir. Bu âlimler ise, yeryüzünde hemen hemen hiç kalmamıştır! Ancak ortalığı âlim kisvesine bürünmüş birçok insan kaplamıştır. Bunların çoğu da, şeytana mağlûp olup tuğyana, gaflete ve bâtıla dalmıştır.
Onların herbiri geçici dünya malını toplamakla meşguldür. Onun içindir ki Allah'ın iyi dediğini kötü, kötü dediğini iyi görürler. Neredeyse din ilimleri ortadan kalkacak duruma gelmiştir. Yeryüzünden âdeta hidâyet alâmetleri silinmiştir. İçinde yaşadığımız şu dönemde halka sadece kadılarca bilinmesi gereken cidal ilmi verilmeye çalışılmaktadır. Mücadele edenlerin hasımlarını susturmak ,için kullandıkları cedel ilmi veya halkın tesir altına alınması için va'z kürsülerinde vaizlerin kullandıkları kafiye ilimleri sadece ilim sayılmaktadır. Çünkü bu ilimlerden başkasıyla halkın malını haram yoldan almanın imkânı yoktur! Dünyalık kazandıran başka bir ilim mecut değildir. Kur'an-n Kerîm'de rüşd, hidâyet, nur, ziya, ilim, hikmet ve fıkıh diye adlandırılan ve selef-i saîihînin ahiret yolunda kılavuz olarak kullandıkları ilme gelince, o ilim günümüzde halkın arasından çekilip gitmiş, âdeta bir daha hatırlanmamak üzere zihinlerden silinmiştir. Ahiret yolunda yürümeyi kolaylaştıran bu ilimlerin unutulması, dinde açılan en büyük yara ve uçurumdur. Onun için bu kitabı yazmayı bir zaruret olarak görmekteyim.
Elinizdeki bu kitabı, dinî ilimlerin ihyası, geçmiş imamların yolunun gösterilmesi, peygamberlerin ve onlara tâbi olanların faydalı buldukları ve fayda gördükleri ilimlerin mahiyetini izah etmek için kaleme alıyorum.