Sepetim (0) Toplam: 0,00TL
Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024 Ahmet Mahmut Ünlü

Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024

Liste Fiyatı : 110,00TL
Satış adedi : 3
8609000155417
367596
Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024
Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024
110.00

 

Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024

 

Amellerimizde eksik ve noksanlar olabilir, bunun affı vardır. Tevbe edildiği takdirde Allah-u Teâlâ’nın affetmeyeceği günah yoktur. Fakat “i‘tikādî bir meselede eksiklik veya bozukluk olursa bunun tevbesi olmaz” denilir. 

Nitekim Taberânî’de geçen bir hadis-i şerifte: “Bid‘at ehlinin tevbesi, bid‘ati bırakana kadar kabul olmaz.” buyrulmuştur. 

Peki burada geçen “tevbenin kabul olmaması” ne demektir? 

Önce şunu ifade edelim ki, Ehl-i Sünnet ulemasının görüşlerine uymayan inanç ve i‘tikadlar da, bid‘attir. İşte bu tür i‘tikādî bozukluk içinde olan kimseler, doğru yolda olduklarını zannettikleri için tevbe etmezler, dolayısıyla edilmeyen tevbenin kabul olma ihtimali de olmaz. İşte tevbenin kabul olmaması bu demektir. Yoksa yanlış yolda olduğunun farkına varıp gerçekten tevbe eden ve bozuk i‘tikādından dönenler, Allah-u Teala’yı ziyadesiyle affedici olarak bulacaklardır. 

Demek ameli bozuk olan kimse tevbe edip kurtulabilir ama i‘tikādı bozuk olan kimse, (kendini doğru yolda zannettiğinden) tevbe etmez ki kurtulabilsin. Onun için i‘tikad bozukluğu dünya ve ahiretimizi mahvedecek büyük bir tehlikedir. Bu tehlikeye dûçâr olmamak için bozuk akîdeli, Ehl-i Sünnet dışı dâl (sapık) fırkalara mensup kimselerden son derece uzak durmalı, Ehl-i Sünnet ulemâsının  sözlerine kulak verip onların yolundan gitmeye azami derecede gayret etmelidir. 

Fırka-i Naciye (Kurtuluşa Eren Fırka) Kimlerdir? 

Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) bir hadîs-i şeriflerinde: 

“Yakında ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların hepsi cehenneme gidecek ancak biri kurtulacaktır.” buyurmuştur. 

Bunun üzerine “O bir (fırka) hangisidir?” diye sorulunca, Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Benim ve ashâbımın gittiği yoldan gidenlerdir.” buyurmuştur. (Tirmizi, İman:18; İbn Mace, Fiten:17) 

Bir fırka dışındaki diğer fırkaların, inanç ve i‘tikatlarındaki bozukluk sebebiyle ateşe girecekleri açıkça beyan edilmiştir. Kurtulacak olan fırkayı ise, Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Benim ve Ashâbımın yolundan gidenler.” şeklinde açıklamıştır. 

“Benim yolum” ifadesiyle; “Ehl-i Sünnet”, “Ashâbım” ile de; “Cemaat” kastedilmiştir. Dolayısıyla Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)in ve ashabının yolunda gidenlere “Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat” denmiştir. İşte Fırka-ı Nâciye; kurtuluşa erecek, ahiretteki her türlü azaptan beraat ederek necat bulacak/kurtulacak olan topluluk, bunlardır. 

Her Grup “Bu Fırka Biziz” İddiasında! 

Kur’an-ı Kerim’de: “…Her fırka kendi(lerinin doğru olduğuna inanarak) yanlarında olan (dini anlayış) ile sevinicidirler.” (Rûm:32) buyrularak, bu duruma işaret edilmiştir. Yani her topluluk “kendilerinin doğru, diğerlerinin yanlış” olduğunu iddia etmektedir. 

Peki doğru olanlar kimdir?.. 

Efendi Babamız Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhu)ya bir gün şeytan gelip mezheplerden sorar. O da gereken cevabı verir. Şeytan: “Hak olduğuna delilin nedir?” deyince, Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu): “Kur’an-ı Kerim’dir.” der. Şeytan: “Her mezhep sahibi haklı olduğuna dâir Kur’an’ı delil getiriyor; onların haksız, senin haklı olduğun ne malum?” deyince, Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu) ona nice âyet ve hadislerden deliller getirir. Fakat şeytan hepsine karşılık verir. 

Saatler süren bu ilmî mücadele neticesinde, şu âyeti delil getirip şeytanı susturur: “Eğer onlar da, Sizin (Senin ve ashâbının) inandığınız gibi inanırlarsa, muhakkak doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, onlar haktan büyük bir ayrılık içindedirler.” (Bakara:137) 

Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu) bu âyeti okuduktan sonra şöyle buyurur: “İşte bu âyet-i celile nâzil olduğu zaman ne Mutezile ne Şia ne Cebriye ne de Kaderiye gibi bâtıl mezhepler mevcut değildi. Ancak Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Selem) ve ashâbı mevcuttular. Hak üzere olanlar da ancak onlardır!” 

İşte her kim onlar gibi, yani Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ve ashâbı gibi inanırsa, “Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat” onlardır. 

Rabbim bizleri bu i‘tikad üzere daim eylesin. Bozuk fikirleriyle milleti ifsad eden dâl (sapık) fırka mensuplarına karşı da, Ehl-i Sünnet’in sesini çok daha gür bir şekilde duyurabilmeye muvaffak eylesin! 

 

  • Açıklama
    •  

      Lalegül Dergisi 138. Sayı Ağustos 2024

       

      Amellerimizde eksik ve noksanlar olabilir, bunun affı vardır. Tevbe edildiği takdirde Allah-u Teâlâ’nın affetmeyeceği günah yoktur. Fakat “i‘tikādî bir meselede eksiklik veya bozukluk olursa bunun tevbesi olmaz” denilir. 

      Nitekim Taberânî’de geçen bir hadis-i şerifte: “Bid‘at ehlinin tevbesi, bid‘ati bırakana kadar kabul olmaz.” buyrulmuştur. 

      Peki burada geçen “tevbenin kabul olmaması” ne demektir? 

      Önce şunu ifade edelim ki, Ehl-i Sünnet ulemasının görüşlerine uymayan inanç ve i‘tikadlar da, bid‘attir. İşte bu tür i‘tikādî bozukluk içinde olan kimseler, doğru yolda olduklarını zannettikleri için tevbe etmezler, dolayısıyla edilmeyen tevbenin kabul olma ihtimali de olmaz. İşte tevbenin kabul olmaması bu demektir. Yoksa yanlış yolda olduğunun farkına varıp gerçekten tevbe eden ve bozuk i‘tikādından dönenler, Allah-u Teala’yı ziyadesiyle affedici olarak bulacaklardır. 

      Demek ameli bozuk olan kimse tevbe edip kurtulabilir ama i‘tikādı bozuk olan kimse, (kendini doğru yolda zannettiğinden) tevbe etmez ki kurtulabilsin. Onun için i‘tikad bozukluğu dünya ve ahiretimizi mahvedecek büyük bir tehlikedir. Bu tehlikeye dûçâr olmamak için bozuk akîdeli, Ehl-i Sünnet dışı dâl (sapık) fırkalara mensup kimselerden son derece uzak durmalı, Ehl-i Sünnet ulemâsının  sözlerine kulak verip onların yolundan gitmeye azami derecede gayret etmelidir. 

      Fırka-i Naciye (Kurtuluşa Eren Fırka) Kimlerdir? 

      Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) bir hadîs-i şeriflerinde: 

      “Yakında ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların hepsi cehenneme gidecek ancak biri kurtulacaktır.” buyurmuştur. 

      Bunun üzerine “O bir (fırka) hangisidir?” diye sorulunca, Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Benim ve ashâbımın gittiği yoldan gidenlerdir.” buyurmuştur. (Tirmizi, İman:18; İbn Mace, Fiten:17) 

      Bir fırka dışındaki diğer fırkaların, inanç ve i‘tikatlarındaki bozukluk sebebiyle ateşe girecekleri açıkça beyan edilmiştir. Kurtulacak olan fırkayı ise, Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem): “Benim ve Ashâbımın yolundan gidenler.” şeklinde açıklamıştır. 

      “Benim yolum” ifadesiyle; “Ehl-i Sünnet”, “Ashâbım” ile de; “Cemaat” kastedilmiştir. Dolayısıyla Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)in ve ashabının yolunda gidenlere “Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat” denmiştir. İşte Fırka-ı Nâciye; kurtuluşa erecek, ahiretteki her türlü azaptan beraat ederek necat bulacak/kurtulacak olan topluluk, bunlardır. 

      Her Grup “Bu Fırka Biziz” İddiasında! 

      Kur’an-ı Kerim’de: “…Her fırka kendi(lerinin doğru olduğuna inanarak) yanlarında olan (dini anlayış) ile sevinicidirler.” (Rûm:32) buyrularak, bu duruma işaret edilmiştir. Yani her topluluk “kendilerinin doğru, diğerlerinin yanlış” olduğunu iddia etmektedir. 

      Peki doğru olanlar kimdir?.. 

      Efendi Babamız Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhu)ya bir gün şeytan gelip mezheplerden sorar. O da gereken cevabı verir. Şeytan: “Hak olduğuna delilin nedir?” deyince, Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu): “Kur’an-ı Kerim’dir.” der. Şeytan: “Her mezhep sahibi haklı olduğuna dâir Kur’an’ı delil getiriyor; onların haksız, senin haklı olduğun ne malum?” deyince, Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu) ona nice âyet ve hadislerden deliller getirir. Fakat şeytan hepsine karşılık verir. 

      Saatler süren bu ilmî mücadele neticesinde, şu âyeti delil getirip şeytanı susturur: “Eğer onlar da, Sizin (Senin ve ashâbının) inandığınız gibi inanırlarsa, muhakkak doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, onlar haktan büyük bir ayrılık içindedirler.” (Bakara:137) 

      Efendi Babamız (Kuddise Sirruhu) bu âyeti okuduktan sonra şöyle buyurur: “İşte bu âyet-i celile nâzil olduğu zaman ne Mutezile ne Şia ne Cebriye ne de Kaderiye gibi bâtıl mezhepler mevcut değildi. Ancak Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Selem) ve ashâbı mevcuttular. Hak üzere olanlar da ancak onlardır!” 

      İşte her kim onlar gibi, yani Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ve ashâbı gibi inanırsa, “Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat” onlardır. 

      Rabbim bizleri bu i‘tikad üzere daim eylesin. Bozuk fikirleriyle milleti ifsad eden dâl (sapık) fırka mensuplarına karşı da, Ehl-i Sünnet’in sesini çok daha gür bir şekilde duyurabilmeye muvaffak eylesin! 

       

      Stok Kodu
      :
      8609000155417
      Boyut
      :
      20*29
      Sayfa Sayısı
      :
      84
      Kapak Türü
      :
      Karton Kapak
      Kağıt Türü
      :
      Kuşe Kağıt
      Dili
      :
      Türkçe - Arapça
  • Taksit Seçenekleri
    • Kuveyt Türk
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      110,00   
      110,00   
      2
      57,20   
      114,40   
      3
      38,87   
      116,60   
      6
      19,80   
      118,80   
      9
      13,44   
      121,00   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat